Mazlum Gümüş Her Gün Göz Göre Göre Çürüyor: Devlet %5 Engelli Diyor, Ailesi Yalnızlığa Mahkûm Ediliyor
İzmir’in Bayraklı ilçesinde yaşayan 29 yaşındaki Mazlum Gümüş, yedi yıldır yürüyemiyor, konuşamıyor, tek başına beslenemiyor. Hayır, bu bir felaket senaryosu değil. Bu, Türkiye’nin ortasında yaşanan gerçek bir insanlık dramı. Ailesi yıllardır çalmadık kapı bırakmadı, ama devletin cevabı hâlâ aynı: “%5 engelli.”
Yedi Yılın Özeti: Sessizlik, İlgisizlik, Umutsuzluk
Mazlum Gümüş, 1996 doğumlu. Hayatının son yedi yılını yatağa bağlı, hiçbir temel ihtiyacını kendi başına karşılayamadan geçirdi. Konuşamıyor. Yürüyemiyor. Ağzına lokma dahi götüremiyor. Ailesi onu bebek gibi beslemek zorunda. Her gün yeniden… her gün biraz daha eriyerek…
Ve tüm bu tabloya rağmen, Mazlum’a verilen engelli raporu sadece %5. Evet, yanlış duymadınız. Sadece yüzde beş.
Devletin İlgisi: Uyku İlacı, Sakinleştirici ve Kömür
Mazlum’un ailesi yıllardır uğraşıyor. Teşhis konulamıyor. “Beyin küçülmesi” gibi genel bir tanının ötesine geçemeyen sağlık sistemi, hastalığın adını bile koyamıyor. Ne bir genetik araştırma, ne bir ileri düzey tetkik, ne bir uzman takibi… Mazlum önce Çiğli Devlet Hastanesi’nden %25 engelli raporu aldı. Durumu kötüleşmesine rağmen Tepecik Devlet Hastanesi bu oranı %5’e indirdi. Sanki iyileşmiş gibi. Sanki ayağa kalkmış, konuşmuş gibi.
Tepecik heyeti psikiyatriye sevk ediyor. Verilen reçete ise ibretlik: sadece uyku ilacı ve sakinleştirici. Mazlum’un temel yaşam fonksiyonları çökmüşken, sağlık sistemi adeta “bize ne” diyor. Ne bir teşhis, ne bir umut.
Devletin yardımı mı? Bayraklı Kaymakamlığı sadece bir kez kömür yardımı yapmış. Evet, kömür… Mazlum’un hastalığına çare değil. Ailesinin derdine derman değil. Ama devletin görebildiği tek yardım şekli.
İşsiz Anne-Baba, Hayırseverlerin Sırtladığı Kira
Mazlum’un annesi işsiz. Babası da. İki ebeveyn de yıllardır evlatlarına bakmak için evlerinden dışarı çıkamıyor. Çünkü Mazlum sürekli bakım isteyen bir hasta. Onlar çalışamıyor, çünkü evladını yalnız bırakamıyor. Devlet “evde bakım maaşı” da bağlamamış. Çünkü engellilik oranı %5 olunca, sistem yardım eli uzatmıyor.
Aile kira ödüyor, ama nasıl? Hayırseverlerin yardımıyla. Devletin yok saydığı bu aile, tanımadıkları insanların merhametiyle ayakta durmaya çalışıyor. Bugün bir hayırsever elini çekse, Gümüş ailesinin yaşamı kelimenin tam anlamıyla dağılır.
Mazlum’un Vücudu Çürüyor, Devlet Bakmıyor
Mazlum’un vücudunda çürüme başlamış durumda. Etleri dökülüyor. Yatak yaraları iyileşmiyor. Bu bir tıbbi kriz. Ama kimse ilgilenmiyor. Doktorlar net konuşuyor: “İyileşme olmaz.” Ama aynı doktorlar, onu %5 engelli gösteren raporlara imza atıyor.
Bu nasıl bir çelişkidir? Bu nasıl bir vicdansızlık sistemidir? Ölmek üzere olan bir insana “engelin yok gibi” diyen bir sağlık sisteminde, başka ne kadar acı görmezden gelinebilir?
Sistem Mazlum’u Değil, Kâğıdı Görüyor
Mazlum Gümüş artık bir insan değil, bir dosya numarası. Sisteme göre yalnızca bir “vaka”. Ama o bir evlat. Bir kardeş. Bir yaşam. Her gün göz göre göre eriyor. Etleri çürüyor. Ama sistem, yalnızca kâğıttaki rakamlara bakıyor.
Ve rakamlar yalan söylüyor.
+ Hiç yorum yok
Sen ekle